Ön yargısı fazla olan insanlarız. Milletçe eleştirmeyi severiz de eleştirilmeye tahammülümüz yoktur işte. Her şeye karışacak hakkı buluruz kendimizde. Ali kiminle olacak, Ayşe nereye gidiyor, Fatma nasıl giyinmeli hepsine biz karar veririz.
Peşin hükümlerimiz vardır. Elinde gül taşıyana gülistan, diken taşıyana haristan muamelesi yaparız. O güldeki dikenleri görmeye çalışmayız asla. Örtünüz varsa ideal kız, açıksanız "Oğlum bu kızdan bana gelin olmaz"ları duyarsınız. İç güzelliği falan laftadır anlayacağınız.
Oruç tutar yemek yemeyiz de, yemediğimiz kul hakkı kalmaz. Nasıl olsa yaptıklarımız vicdani görevlerimiz değil, dini yükümlülüklerimizdir. İyiyi iyi olduğu için değil, bir emir olduğu için yaparız ama sorsanız önemli olan niyet deriz. Yemek programlarına dökecek binlerce liramız vardır da, aç olan komşumuza bir tabak yemek vermekten aciziz. Çünkü aslolan verdiğimizin karşılığında cebimize girendir. Ama komşusu aç iken tok yatan da bizden değildir. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın deriz. Haksızlığa susarız. Hem neden konuşalım ki? Bunun ucunda bize dokunacak olan nedir? Ama bir gün gelip biz haksızlığa uğrayınca konuşacak kimseleri bırakmamış oluruz arkamızda.
Dinlediğiniz yerli yabancı şarkıları bırakın. Haftanın hitlerini takip etmeyi bırakın. Yüreğinizin sesini duyun, vicdanınızı takip edin. Eğer hala sol yanınızdaki atıyorsa, sevgiyle atsın. Durmadan yapın bunu. Yapın ki durduğunuzda sizden geriye sadece adınız kalmasın. Ki bu şartlarda adınızın kalacağının bile garantisini veremiyoruz.
Sevgiyle kalın...
Enfes olmuş. Çok haklısın maalesef 😐
YanıtlaSil