Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Emeğin Verdiği Güzellik

... Ben emek verilen her şeyin güzelleştiğine, sonrasında da emek vereni güzelleştirdiğine inanıyorum. Küçük Prens kitabını okuduysanız, orada "Gülünü senin için önemli kılan ona harcadığın zamandır." cümlesinin geçtiğini mutlaka fark etmişsinizdir. Ben de tam olarak bir şeyin önemli kılan tek unsurun, o şeye harcanılan emek ve zaman olduğunu düşünüyorum. Buradan yola çıkarak şunları söylemek istiyorum. Bir çiçeğiniz olsun. Ama öyle hazır aldığınız, birkaç günde bir su vererek emek harcadığınızı düşündüğünüz bir çiçek değil. Yani insanların birbirini sevdiği gibi seveceğiniz bir çiçek değil. Tohumundan dallarına her anına şahit olduğunuz, suladığınız, toprağını değiştirdiğiniz ve sohbet ettiğiniz bir çiçek. Çiçeğe öyle emek verin ki, önce siz çiçeği güzelleştirin sona o sizi güzelleştirsin. Açtığı her çiçekle, ya verdiği her meyve ile içinizde umudunuzu yeşertsin. Bir dostunuz olsun. Tamam, dostluk da samimiyet de zamanla ölçülen kavramlar değiller. Zaten emek de yıllar almas

Güçlü Olmak Zorunda Kalanlara

Hiç yorulduğunuz oldu mu, insanlara kendinizi anlatmaktan? Mesela boğazınızda takılı kalmış binlerce cümle varken, o cümleleri yutmak zorunda kaldığınız oldu mu? "Sen güçlüsün, çok şey yuttun bunu da yutarsın!" diyenleriniz oldu mu? Olmuştur. Peki sizin de "Ben neden güçlü olmak zorunda bırakıldım?" diye bağırmak istediğiniz zamanlar oldu mu? Benim çok oldu. Herkes bir şekilde yaşarken, birilerine sığınırken ya da birilerine doğru yaslanırken "Kendine yaslanan dik yürür!" lafını kendime hatırlatmak zorunda kaldım ben her seferinde.  "Ağlamak zayıflıktır." "Buna mı üzüldün?" "Dik dur, sen güçlüsün!" Gibi saçma teselliler ile avutuldum. Oysa ağlamanın zayıflık olarak görüldüğünü bile bile ağlayabilmek, güç göstergesi değil midir? Ya da birinin üzerine bir saniye bile düşünmeden kurduğu cümlelerden duvarlar örüp, o duvarlara günlerce mahkum olmak mümkün değil midir? Peki sevginin asıl gerektirdiği şey "hiç üzmemek" midi

Olabilir

Olabilir, İnsan 1000 adım attığı yolda 1 adım daha atamayacak hale gelebilir, olabilir. Açık havada göğe karşı yürürken bütün duvarların üstüne yıkıldığı hissine kapılabilir, olabilir. Onlarca aleve karşı dimdik ayakta durup da bir küçük kıvılcımla küle dönebilir, olabilir İnsanl ara "ev" diye kollarını açarken, kollarına gelen darbelerle harabeye dönebilir, olabilir. "Bahçemin halinden baharımı kıyasla." derken, zamansız fırtınayla yerle bir olabilir İnsanlara karşı avaz avaza savaşırken kendi içerisinde bir tek fısıltıya yenik düşebilir, olabilir. İnsan bu, dün tutunduğu dal bugün kafasına inen darbenin kaynağı olabilir. Ya da dün sırtını döndüğü ağaçla bugün hayat bulabilir.